ŞAFİİ el-UMM

SALAT

 

KlRAATİ DÜZGÜN OLMAYAN'IN İMAM OLMASI

 

Dedi ki: Okumayı bilmeyen kişi imam olursa yahut Fatiha süresini iyi okuyamayan kişi imam olursa, -Fatiha'dan başka Kur'an'dan iyi okuduğu yerler olmasına rağmen- arkasındaki Fatiha süresini iyi bilenin namazı geçerli sayılmaz. Ama arkasında ona tabi olanlar içinde kendisinden daha iyi bilen kimse yoksa (yani bilmeyenlere imam olması durumunda) arkasında namaza duranların namazları geçerli sayılır.

 

Eğer imam, Fatiha süresini iyi bilmiyor ama başka yerden yedi ya da sekiz ayet biliyor ve arkasında ona tabi olanlar da Fatiha süresini iyi bilmiyor ama Kur'an'ın başka yerinden ondan daha fazla ayet biliyorlarsa, hepsinin namazı geçerli sayılır. çünkü hepsi Fatiha süresini iyi bilmiyorlar ve imam, namazın geçerli olacağı kadar iyi bir kıraate sahip olduğu için namazları caiz olur. Tabii ki bu durum, Fatiha süresinin iyi bilinmediği zaman için geçerlidir.

Kıraatinin iyi olup olmadığını bilmedikleri bir kişinin arkasında namaza durduktan sonra, onun Fatiha süresini iyi bilmediği ve Kur'an okumasının kesik kesik olduğu ortaya çıkarsa, bu durumda onun arkasında namaz kılanların namazı geçerli sayılmaz. İmam namaza başladıktan sonra eğer ayetleri / Kur'an'ı olmaması gerektiği şekilde kesik kesik okuyorsa, arkasından ayrılarak namazdan çıkılması gerekir. Bu, onlar için bir yükümlülük olup aslolan namazlarına kendilerinin başlaması gerekir. çünkü onun iyi bir kıraati yoktur. Kesik kesik okuması, onun iyi bir kıraate sahip olmadığı hususunda açık bir delil teşkil eder gibidir. Bu durumda namazın herhangi bir kısmında onunla beraber olamazlar. Onun iyi bir kıraate sahip olduğunu sandıkları için onunla beraber namaza durduktan sonra kesik kesik okumaya başlarsa, arkasından ayrılmaları müstehabtır.

 

Ve sonra namaza başlarlar. Eğer bunu yapmaz yahut kesik kesik okumaya başladığında onunla beraber başlamış oldukları namazdan ayrılarak kendileri namazlarına münferiden devam ederler yahut başka birisini onun yerine geçirirlerse, namazları caiz olur. Bu durum, sanki kıraati iyi olan birisinin arkasında namaza başlamış gibi, namazları geçerliyken namazı fasit kılacak bilinçli bir konuşma yahut iiil yapmak gibidir. Eğer namaza başlamada onunla beraber başlamalarında bir engel yoksa onun namazının fesadıyla onların namazları fasit olmaz.

 

Eğer kıraatin açıktan okunmadığı bir namazda, kıraatinin iyi olup olmadığım bilmedikleri bir kişinin arkasında kılmışlarsa, ihtiyaten namazlarım iade etmelerini müstehab sayarım. Bu iadeyi vacip saymam. Çünkü zahiren Müslüman bir topluluğa imam olacak kişinin, genelde namazın caiz olacağı şekilde iyi bir kıraate haiz olmasının kuvvetle muhtemelolduğudur. İnşaallah. Kıraati cehri (açık) olan bir namazda imam olanın kıraat yapmaması halinde cemaat, namazlarını, kıraatin terki dolayısıyla iade ederler. Şöyle dese: Ben kendi içimden okudum. Eğer onun kıraati iyi bildiğini bilmiyorlarsa, namazlarını iade etmeleri müstehabdır. Çünkü onun iyi bir kıraate sahip olduğunu bilmiyorken okumuş olduğu bir kıraati duyduklarından dolayıdır.

 

Sonraki için tıkla:

 

CÜNÜP KİŞİ'NİN İMAM OLMASI